05 Kasım 2017

, ,

Netanyahu, Trump ve İran


İsrail Başbakanı Netanyahu,
Başkan Trump’ı İran’la Savaşa Sürüklüyor
General James Mattis (ABD Savunma Bakanı) ve John Hyten (ABD Strateji Komutanlığı Başkanı) Faciayı Önleyebilir mi?
Giriş
İsrail Başbakan’ı Benjamin Netanyahu ve 52 Büyük Amerikan Yahudi Örgütü’nün Başkanları, Başkan Trump’ı, tasmanın ucundaki bir köpek yavrusu gibi, İran’la bir büyük savaşa sürüklüyor. Kendini kaybetmiş “52 Başkan” ve “Bibi” Netanyahu, nükleersiz bir İran’ın İsrail’i “havaya uçuracağı” yönünde, soykırım seviyesinde tahminler üretmekle meşgul. Soytarı ABD Başkanı Trump, bu fantezi toptancılığını yuttu ve İsrail’in, onun ABD’ye dayanan destekçilerinin ve ajanlarının hatırına ulusumuzu savaşa doğru itekliyor. Trump tarafından savaş yürüyüşünde uygulanan, İsrail yazımı politikaların on güncel örneğini vereceğiz. (Çok sayıda başka örnek var.)
1. Uzun yıllardan sonra, İsrail ve “52 Başkan” nihayet, İsrail’in Filistin Halkına karşı suçlarını detaylı biçimde belgelendirdiği için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’den ABD’nin ayrılmasını sağladı. Trump onların taleplerine uydu.
2. Tel Aviv, Siyonist bir fanatik ve Filistinlilerin topraklarını işgal eden yasadışı yerleşimcilerin destekçisi, iflas avukatı David Friedman’ın İsrail’e ABD Büyükelçisi olarak atanmasını talep etti. Trump, büyükelçinin aleni menfaat çatışmasına rağmen talebe uydu.
3. İsrail, IŞİD paralı teröristlerine karşı savaşla meşgul olan Suriye hükümet birliklerine ve tesislerine karşı vahşi bombardıman dalgaları başlattı. Seküler Suriye devletini parçalama hırsından teröristlere arka çıkan İsrail, ABD’nin desteğini talep etti. Trump talebe uydu ve hükümet karşıtı teröristler için daha çok ABD silâhı gönderdi.
4. İsrail, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 6 büyük üyesi (ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, Çin ve Rusya) tarafından imzalanan 2015 İran Nükleer Anlaşma Çerçevesi ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı kınadı. Anlaşma karşısında öfkeden deliye dönmüş olan Netanyahu, Başkan Trump’ın Tel Aviv’i takip ederek selefi Barack Obama tarafından imzalanan çok taraflı anlaşmayı feshetmesini talep etti. Trump talebe uydu ve ABD kendi uluslararası sözleşmesini ihlal etme riskiyle karşı karşıya.
Trump, Natenyahu’nun mektubundaki yalanlarını papağan gibi tekrarlıyor: İran’ın, teknik olarak uyum içindeyken, fiili ihlale basit bir örnek göstermeden “sözleşmenin ruhunu” ihlâl ettiğine saçma sapan laflar sıralıyor. “Çerçevenin” diğer 5 imzacısı, ABD ordusu ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu mutabakat halinde, defalarca İran’ın anlaşmaya sıkı sıkıya uyum gösterdiğini doğruladı. Trump, İsrail ve “52’nin” isterik yalanlarını kucaklarken, aralarında ABD’nin müttefik ve “kendi generallerinin” de bulunduğu sayısız uzmanın delillerini reddediyor. “Çıkarcı” iş adamı Trump’ın anlaşma ve mutabakatları onurlandırmak ve bozmak söz konusu olunca bu kadar “ruhani” olacağını kim düşünürdü.
5. İsrail ve “52”, İsrail’in Filistin toprağını yasadışı işgaline ve Filistinlilere karşı İsrail suçlarına son vermek için tasarlanmış olan uluslararası boykot, tecrit ve yaptırımlar (BDS) kampanyasına destek vererek, kendi anayasal hakkını (Birinci Anayasal Değişiklikten kaynaklanan serbest konuşma hakkını) kullanan ABD vatandaşlarının hapsedilip para cezasına çarptırılmasını talep etti. Trump talebe uydu. İsrailli yerleşimcilerin ürünlerinin (barışçıl, ekonomik) boykot edilmesini destekledikleri için Amerikalılar yakında, hapiste bir on yılla ve ekonomik yıkımı çekmekle yüzleşebilirler. Bu, ABD Anayasası’nın eşi benzeri görülmemiş bir ihlalini temsil edecek. Hâlihazırda ABD kamu çalışanları, belli eyaletlerde, İsrail’in yasadışı yerleşimlerinin ürünlerini boykot etmeyeceklerine dair “sadakat yemini” imzalamayı kabul etmedikleri için işlerini kaybetmekle yüz yüzeler. Sellerin ve Teksas’taki doğal afetlerin Amerikalı çaresiz afetzedeleri, İsrail lehine benzer bir sadakat yeminini imzalamamaları hâlinde, ABD Vergi Mükellefleri Yardım Fonlarına erişimlerine mani olunuyor.
6. İsrail ABD’nin, Siyonist fanatik gayrimenkul avukatı Jason Greenblatt ve emlak spekülatörü Jared Kushner’i Ortadoğu barış müzakerecisi olarak atanmasını talep etti. Trump, Birleşmiş Milletler ABD Daimi Temsilcisi olarak Güney Carolina’lı işkadını Nikki Haley’i atadı. İsrail, barışçıl BDS hareketini kriminalize eden ilk vali olan Bayan Haley’i ısrarla istedi.
7. Trump, kendi kabinesindeki “Generallerinin” İran’ın nükleer mutabakata uyması konusundaki tavsiyelerine karşı koydu ve Netanyahu’nun taleplerine uymayı tercih etti.
8. Trump, İsrail’in uzun erimli projesi olan Kuzey Irak’ı Kürtlerin almasını, petrol zengini Kerkük ilini el geçirmesini ve seküler/milliyetçi Irak ulusunun kalıcı olarak bölünmesini destekliyor. Trump, ayrı bir Kürdistan için bölgeyi ele geçirme girişimi olarak, savaş yorgunu Suriye’de Kürtlere silâhlar ve askeri danışmanlar gönderdi. Bu, Ortadoğu’yu iktidarsız “küçük” kabile alt devletlerine bölme planın bir parçası.
9. Trump, CIA-İsrail tarafından desteklenen, 1999’dan beri ABD’de gönüllü sürgün Fethullah Gülen’in 2016 başarısız askeri darbesindeki lider rolü dolayısı ile Türkiye hükümeti tarafından yapılan iade talebini reddetti.
10. Trump, bütün selefleri gibi, 1938 Yabancı Temsilcilerin Tescil Yasası’na aykırı olarak yabancı güçler adına işleyen, İsrail tarafından yönlendirilen (AIPAC gibi) “lobilere” itaat ediyor. Trump, toy gayrimenkul yatırımcısı, İran’a karşı savaşın önde gelen destekçisi, Ortodoks Siyonist damadı Jared Kushner’i dış politika baş danışmanı olarak seçti.
Başkan Trump’ın İsrail ve onun Amerikalı Yahudi ajanlarını sorumsuzca kötülüğe teşvik etmesi, Tel Aviv’in Ortadoğu’da açık uçlu bir ABD savaşına iteklemesi konusunda şüpheci olan kabinesindeki Generaller ile muvazzaf ve emekli ABD ordu mensupları arasında derin endişeye neden oldu.
Generallerin Amerika’nın İran ile Yaptığı Nükleer Anlaşmayı Desteklemelerinin On Nedeni
Washington’daki ilk öncelikli iktidar yapısı olan Netanyahu-İsrail, Trump’ı İran ile yapılan nükleer anlaşmayı parçalayıp atmak konusunda ikna etmeyi başardı. Bu, mutabakatı destekleyen ve İran’ın işbirliğinin farkında olan Beyaz Saray’daki ABD yüksek generallerinin ve sahada aktif görevdeki yetkililerin tavsiye ve isteklerine ters düşen bir gelişme.
Generallerin, Netanyahu’nun Trump’ı mutabakatı parçalamaya itmesini reddetmelerinin on sağlam nedeni var:
1. Anlaşma işliyor. Bütün güvenilir, bağımsız ve resmi gözlemcilere göre (Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, ABD İstihbarat Teşkilatı, ABD Dışişleri Bakanlığı) İran, anlaşmanın kendisiyle ilgili kısmına uyuyor.
2. Eğer Trump, BM Güvenlik Konseyi’nin 6 üyesi ile birlikte imzalanan anlaşmayı ihlal ederse, İsrail’in ve onun “52” çetesinin kaprislerine boyun eğdiği için ABD hükümeti, müttefikleri arasındaki bütün güvenilirliğini kaybedecek. ABD ordusu da NATO ve diğer askeri ortakları ile ilişkilerinde aynı ölçüde lekelenmiş olacak.
3. Anlaşmanın ihlali, İranlıları nükleer programı yanı sıra ileri savunma amaçlı silâh programını yeniden başlatmaya zorlayacak ki bu İsrail-Trump’ın kışkırttığı bir askerî karşılaşma riskini artırıyor. ABD’nin İran’la gireceği her türden savaş uzun sürecek, on binlerce ABD askerinin hayatına, Körfez Ülkelerindeki üstlerine ve Basra Körfezi’ndeki savaş gemilerine mal olacak. Geniş ve tam teçhizatlı silâhlanmış bir ülke olan İran’la büyük çaplı bir savaş, bütün bölge için felaket olacaktır.
4. ABD’li generaller, öncesinde George W. Bush Yönetimi altında yaşadıkları deneyimlerden, Washington’daki Siyonist yetkililer İsrailli idarecilerle sıkı işbirliği içinde, yorulmak bilmeksizin ABD’nin Irak’ı istilasının ve Afganistan’daki sürekli savaşın planlanıp düzene sokulması için çalıştılar. Bu, istila edilmiş ülkelerde, yüzlerce binlerce ABD askerî personeli ile birlikte milyonlarca sivil kayba yol açtı. Ardından gelen kaos, şimdi Avrupa’da istikrarı tehdit eden devasa bir mülteci krizi yarattı. Generaller, ABD Silâhlı Kuvvetleri’nde hiçbir vazife üstlenmeyip hiç riske girmeyen, oturduğu yerden savaş kışkırtıcılığı ve medyada propagandacılık rolü üstlenen “Önce İsrail”cileri[1] sorumsuz kişiler olarak görüyor. Bunlar, doğru biçimde, yabancı bir oluşumun ajanları olarak değerlendiriliyor.
5. ABD’li generaller, felâket getiren müdahalelerinin olası önemli bölgesel ittifaklarını bozup kaybetmeye yol açtığı Irak, Suriye, Libya ve Somali’deki savaşların dersini aldı.
6. Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’la birlikte Kuzey Kore ile anlaşma müzakereleri için çalışan ABD’li generaller, Trump’ın İran’la müzakere edilmiş anlaşmayı bozmasının sadece Kuzey Kore’nin güvensizliğini pekiştireceğini ve Kore Yarımadası’ndaki diplomatik çözüme olan muhalefetini sertleştireceğini biliyor. Nükleer silâhlı Kuzey Kore ile geniş ölçekli bir savaşın on binlerce ABD askerini, bölgenin her tarafındaki müttefiklerini yok edebileceği ve yüz binlerce hatta milyonlarca sivili öldürebileceği ya da yerinden edebileceği açık.
7. ABD’li generaller, başkomutanları olan ABD’nin seçilmiş başkanının emirleri, İsrail’den ve onun ABD’li vekillerinden alması fikrinden son derece rahatsızlar. Politikaları sonucu Ortadoğu’daki nüfuzu azalmış yabancı bir güç için Amerikan kanını ve hazinesini akıtmaktan hoşnutsuzlar. Generaller, Tel Aviv’inkilerin değil, ABD ulusunun çıkarlarını korumak için, bunun dâhilinde hareke etmek istiyorlar.
8. Gerçek şu ki ABD’li generaller, ABD vergi mükelleflerinin sübvanse ettiği en gelişmiş ABD silâhlarına ve teknolojisine İsrail’in erişmesine içerliyorlar. Bazı durumlarda, İsrailliler, gelişmiş ABD silâhlarına ABD askerleri onlara sahip olmadan bile önce erişmekte. Ayrıca, İsrailli casusların (ve Amerikan vatandaşlarının) ABD’de ajanlık yaptıklarını ve mahrem askeri bilgilere ABD politikalarına karşı önden harekete geçmek için eriştiklerinin farkındalar. İsrail, Birleşik Devletler’de tam bir dokunulmazlıkla faaliyet yürütüyor!
9. ABD’li generaller, küresel önemdeki stratejik askerî sorunlar üzerinde Çin ile müzakerede elde edilen mutabakat konusunda endişeliler. Önemsiz bir küresel ekonomik oluşum olan İsrail’in taleplerini sürekli tatmin etmek ve ona yaranmak, ABD’nin prestiji ve statüsü ile Çin’in Amerikalılarla yaptığı herhangi bir askerî anlaşmanın geçerliliğine olan güvenlerini azaltmakta.
10. Trump’ın rejime iliştirilmiş İsrail yanlısı danışmanlarına, ABD askerî istihbaratı pahasına tam inancı, paralel bir hükümetin inşasına, Başkan’ı ve onun Siyonist danışmanlarının onun generalleri ile karşı karşıya gelmesine izin veriyor. Bu kesinlikle, Trump’ın başkanlık kampanyası vaadi “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” sözünün tümden riyakârlık olmasına yol açıyor. Onun, İsrail’in hatırı için İran’la savaşı destekleyen pratiği ve politikasını, nihayet ABD ulusal çıkarları ve ABD’li generallerin tavsiyelerinin yerine koyuyor. O, ABD’nin eski prestijini hiçbir zaman yeniden kazanamayacak.
Trump’ın İran’ın anlaşma ile uyumunu onaylamama kararı ve BM’nin altı üyesi tarafından imzalanmış uluslararası sözleşme hakkında nihai kararı ABD Kongresi’ne vermesi kaygı verici: Sıklıkla “İsrail işgali altındaki bölge” olarak alay edilen, her zaman İsrail ve ABD Siyonist savaş tacirlerinin yanında yer alan, yozlaşmış bir yasama organına, olası bir savaş çıkartma yetkisini verdi. Trump, Netanyahu’nun ABD Senatosu’ndaki can ciğer arkadaşı, İran’la savaşın büyük destekçisi olan New York Senatörü Charles Schumer türünden Siyonist fanatiklerin taleplerine teslim olmuşken, “kendi” Dışişleri Bakanlığını, Pentagon’u ve çeşitli ABD istihbarat kurumlarını tersliyor.
Sonuç
Trump’ın İran’ın nükleer anlaşma ile uyumunu onaylamayı reddetmesi, ABD Başkanlığı bünyesinde İsrail’in ezici gücünü yansıtıyor. Trump’ın generallerini ve Dışişleri Bakanı Tillerson’u BM Güvenlik Konseyi ve 5 büyük ortak imzacının İran’la 2015 mutabakatı için azarlaması, ABD Başkanlığının ve ABD’nin küresel politikalardaki rolünde giderek hızlanan azalmayı açığa vuruyor.
Önceki tüm ABD başkanları, seçim kampanyalarını fonlayan milyarder ve milyoner tutucu “Önce İsrail”ciler tarafından etkilene gelmişlerdir. Fakat ara sıra da olsa, bazı “Başkomutanlar” ABD ulusal çıkarlarını İsrail’in savaşkan ihtiraslarına tercih eden politikaları takip etmeye karar vermişlerdir. Ortadoğu’da yıkıcı bir savaşı önlemek böyle bir durumdur: Obama, İran’la müzakere etmeyi ve nükleer anlaşmayı imzalamayı seçti. Tel Aviv’in kullanışlı aptalı Donald Trump, anlaşmayı bozmaya ve bu ulusu bölgesel savaş cehennemine daha fazla sürüklemeye niyetli.
Bu bağlamda, uluslararası kamuoyu Amerika’nın generallerinin tarafında. Sadece İsrail ve onun Wall Street ve Hollywood’daki ABD’li yardımcıları, savaş sever Trump’ın atıp tutmalarını alkışlıyorlar!
James Petras
27 Ekim 2017
Dipnot
[1] İsrail’in çıkarlarını ABD’nin çıkarlarının önüne koyanlara ABD politik yazınında verilmeye başlanan sıfat, Bkz: MJ Rosenberg, “Why the Term ‘Israel First’ Matters”, HP –çn.

0 Yorum: