Korkuyordu,
Yedi
aylık hamileydi.
Mabedlerine
silâh doğrultmuşlardı.
Gözleri
yaşlı,
Midesi
sırtına yapışmıştı.
O bozuk
yollar
Elinden alıyordu malını mülkünü.
Tekneler
salındı sonra
Dalgalar
vurdu alınlarına.
İnsanlar
düşe kalka
Kaçtılar
Hatıralar
gibi
Daracık diyarlara.
Yurduna
el koydular,
İşgal
ettiler,
İzlerini
sildiler,
Fethettiler.
Korku
salmayı iş belleyenler
Kuruldular
tepelere,
Çocuklara
ateş ettiler.
Komşular
toplayıp tası tarağı
Irak
ellere gittiler.
On
Nisan’ın adı değişti
Kıyım oldu onbirinden sonra.
Dövüşmedi.
Ne bir
mermi sıktı
Ne de bir
bomba attı.
Marşlar
patladı sadece
O mavi gökte.
İmamlar,
rahipler
Dualar
gönderdi
Ölülere
Ve
yaşayanlara.
Arkalarından
bakıp durdu
O zalim
İrgun ve Hagana.
Bir
savaşçıydı.
Ömrünü
Ekili
ağaçların
Rengârenk
yemişlerin
Arasında
geçirdi.
O bakımlı
yollar
Kendi bahçesi gibiydi.
Filistin’de
doğdu.
İki kez
yetim kaldı.
Son
nefesine dek
Mırıldandı
Yafa türküsünü
Kulağına.
Boşlukla
yüzleşince
Anladı
ruhun
Ne demek olduğunu.
Onca yol
vardı kaçacak.
O
Beyrut’a uzanan yolu buldu.
Binalarda
mermi delikleri
Evini
anımsatıyordu.
Ama orası
Evi gibi de değildi.
Yıllar
sonra
Güneydeki
tepelerde
Kızları
oturup
Tenlerine
hiç değmemiş suyu
Yara yara
yüzmenin
Hayalini kurdular.
Annesini,
Burada ve
dışarıda
Hâlâ
savaş veren
O savaşçıyı düşündü sonra.
Orkideler
açtı.
İşi gücü
propaganda olanlar
“Yok
açmadı, buralar çorak” dediler.
Toprağa
susamış
Avrupalılar
için
El koydular tarlalara.
Yerleştiler.
Buralı
değillerdi.
Eldiler.
Bayrak
dikip yurt edindiler.
Şehirlerin,
köylerin
İsimlerini
değiştirdiler.
Mezarları
söktüler,
Kendilerinin
olmayan toprağın
Hafızasını
sildiler, kuruttular,
Yok ettiler.
Göçtü
gitti
22
Ağustos 2009 günü.
Narin
eller sallandı mendil gibi,
Dudaklar
titredi.
Onlarca
yıl çile çekeydim de
Ölmeyeydim dedi.
Arapça
konuşurdu.
İngilizcesi
kırık,
Kelimeleri
yaralıydı.
Çağıldayan
gözleri
Hep
kapalıydı.
Ama
kırpışırdı durmadan.
Ondaki
hatıraları
Kimse
silemedi
Kurutamadı
Yok edemedi.
Ne o
unuttu
Ne de biz
Zeytin
ağacının köklerine benzeyen
Damarları.
“Geri
döneceğiz”
Ne bir
tehdit
Ne bir
istek
Ne bir
umut
Ne de bir
düş.
O ki
halka verdiğimiz söz.
Remi Kanazi
15 Mayıs 2017
15 Mayıs 2017
0 Yorum:
Yorum Gönder