Büyük bir alçak gönüllülükle geldik buraya.
Yüreğimizdeki o derin duyguyla buradayız. Küba halkına minnettarız, sırtımıza
yüklediği o büyük borcun farkındayız. Afrika ile kurulan ilişkilerde onun
sergilediği diğerkâmlığı başka hangi ülke gösterebilirdi ki? Küba’nın sağlık
emekçilerinden ve eğitimcilerinden dünyada kaç ülke istifade ediyor? Küba’nın
yardımını talep eden ama Küba’nın bu yardım talebini elinin tersiyle ittiğine
tanıklık eden tek bir ülke var mı? Emperyalizmin tehdit ettiği veya ulusal
kurtuluş mücadelesi verip de Küba’nın desteğini görmeyen tek bir ülke
gösterebilir misiniz?
Küba’nın teşkil ettiği uluslararası güçlerin
Angola halkına yardım ettiğini ilkin hapisteyken işittim. Angolalılar, 1975’te
CIA’in finanse ettiği Angola Ulusal Kurtuluş Cephesi [FNLA], paralı askerler,
Angola’nın Tam Bağımsızlığı İçin Ulusal Birlik [UNITA] ve Zaireli askerlerin
saldırısına maruz kalınca, Küba Angola’ya herkesin inanmakta güçlük çekeceği
miktarlarda yardım etti.
Biz Afrikalılar, egemenliğimizi elimizden alan,
topraklarımızı işlemek isteyen ülkelerin kurbanları olmaya alışmışız. Afrika
tarihinde başka bir halkın bizi savunmak için ayağa kalkması pek görülen bir
durum değil.
Aynı zamanda bizler, bu desteğin Küba açısından
zaten alışıldık ve yaygın bir eylem biçimi olduğunu biliyoruz. Angola’da
dövüşüp ölenlerin, bu ülkeye gelen gönüllülerin küçük bir kısmını teşkil
ettiğinin farkındayız. Küba halkı için enternasyonalizm sırf basit bir sözden
ibaret değil…
Cuito Cuanavale’de [14 Ağustos 1987-23 Mart 1988]
Güney Afrika’ya bağlı o ırkçı ordunun aldığı yenilgi, tüm Afrika’nın zaferidir!
Irk ayrımcısı ordunun yenilgisi, Güney Afrika’da mücadele eden insanlar için
ilham kaynağıdır.
Onlar, Cuito Cuanavale’de yenilmemiş olsalardı,
örgütlerimiz üzerindeki yasak kalkmayacaktı! Cuito Cuanavale’deki ordunun
yaşadığı yenilgi, bugün benim burada olmamı mümkün kıldı! Cuito Cuanavale, ırk
ayrımcısı rejim denilen belâdan ülkemizi ve kıtamızı kurtarma mücadelemizde
önemli bir dönüm noktasıdır!
Cuito Cuanavale’de yaşanan
nihai yenilgi sonucu Pretoria rejiminin komşularını istikrarsızlaştırma
kapasitesi önemli oranda azaldı ve bölgedeki güçler dengesi değişti. Bu süreç,
halkımızın ülke içerisinde verdiği mücadelelerle birlikte Pretoria’nın [Güney
Afrika’nın başkenti] müzakere etmek zorunda olduğunu anlamasını sağladı.
Nelson
Mandela
[Kaynak: Nelson Mandela ve Fidel Castro, How Far We Slaves Have Come!, Pathfinder Press, New York, 1991, s.
9-10.]
0 Yorum:
Yorum Gönder