Rüveyda Viddi isimli bir Filistinli, duygularını
şu şekilde aktarıyordu: “Bu tip meselelerde epey faaliz, zira ailemiz ülkeye
döndü, bu yüzden İsrail devletinin uyguladığı Siyonist ve yerleşimci siyasetten
doğrudan etkileniyor.”
Rüveyda, Staten Island Koleji mezunu. Filistin’de
Adalet Öğrenci grubunun bir üyesi. Gösteri için kardeşleri Gigi ve Sofi ile
birlikte New York’a gelmiş.
Filistinlilerin eskiden beri yerleşik oldukları
bir yerden, Bay Ridge, Brooklyn’den geliyorlar.
Viddi ailesi gibi buradaki diğer aileler de
Filistinlilerin Siyonizme karşı ortaya koydukları direniş sürecinde yer
almışlar.
“Annemin
doğum günü 18 Mart Cuma. 1948’de doğmuş. O dönemde yaşanan birçok olayı
anımsıyor. Savaş esnasında mağaralarda yaşamış. En büyük ağabeyi 15 yaşında
savaşa katılmış.”
Rüveyda sözlerine şunu da ekliyor: “Annem hayatta.
68 yaşında, torunlarını dizinin dibine oturtup Filistin’de yaşadıklarını
anlatır.”
Her Şey
Böyle Başladı
New York, Detroit ve Şikago gibi kentlerdeki
Filistinlilerin gösterileri Filistin’deki mücadele yoğunlaştıkça
kalabalıklaşıyor.
Bu eylemlere ve örgütlere katılanların sayısı
giderek artıyor.
İkinci İntifada’dan sonra Viddi ailesi gibi
birçokları sürece dâhil olmuş.
Sofi o süreci şöyle anlatıyor: “İkinci
İntifada’nın bizi nasıl etkilediğini anımsıyorum. Lisedeydim, Nur Okulu’na
gidiyordum.”
Nur, Brooklyn’de Müslümanların gittiği özel bir
okul. Filistinli eylemcilerin çoğu oradan mezun.
“İlk
eylemlere o okulda katıldım. Gençlerin sesini çıkartmasını isteyen bir okuldu.”
Sofi sonrasında bir gazeteciyle tanışmış. Bu kişi
cemaate medya konusunda eğitim vermiş. Derdini herkese anlatması, medyada yer
alıp hikâyesini aktarması konusunda onu motive etmiş.
Politik faaliyetlere katılımını tetikleyen ailesi
değil, bu türden faaliyetler.
“Eylemlere
babam da gider, ama maalesef bizi götürmez. Annemse faal olmaya ilk
başladığımda beni bu konuda teşvik etmişti.”
Rüveyda ise şunu söylüyor: “Beni eylemlere çeken
ilk kişi ablam Sofi.”
Ayrıca bu süreçte bir de Filistin mahallesinin
giderek büyümesinin de etkisi olmuş.
“Filistin
cemaati eskiden pek politik değildi ama sonrasında politikleşti. Ardından ben
daha ileriye doğru bir adım attım.”
“Yürümeye
Başladığım Günden Beri”
Viddi ailesi politikleşme sürecini kendi
meşreplerince yaşamış. Noel Süleyman ise böylesi özel bir politikleşme
momentine hiç tanık olmamış.
“Yürümeye
başladığım günden beri eylemlere giderim. Annem çok faaldi, tüm gösterilere
katılırdı.”
Süleyman, Brooklyn’de Bay Ridge’in kuzeyindeki
Sunset Park’ta yetişmiş.
Washington’daki eyleme biri 18 diğeri 12 yaşındaki
iki oğlu ve 15 yaşındaki kızı ile gelmiş.
“Maalesef
hiçbir sonuç elde edilemiyor oluşu cesaretimi kırdı. Uzun süredir içimde bir
öfke birikti. Çok üzülüyorum bir yandan da.”
Çocukları da Süleyman’ın eylemlere katılımı
yeniden düşünmeye itmiş. “Artık bir anneyim, kendimi ehlileştirmem gerek,
halkıma zulmeden Siyonistlere yönelik tepki geliştirme tarzım konusunda
maalesef bir miktar yumuşamam lazım.”
Sofi Viddi’nin de Sıtkı sıyrılmış küçük ve seyrek
yapılan eylemlerden. Ama sonra İsrail 2004’te Gazze’ye saldırınca binlercesi
gibi bu iki kadın da eylemlere tekrar katılmaya başlamış.
Süleyman’a göre yıllar içinde bu eylemlerin
bileşiminde çok şey değişmiş. “Eskiden göstericilerin ekseriyeti Filistinli
olurdu.”
Ama öte yandan karşı gösteri düzenleyen
Siyonistlerin sayısı hep aynı kalmış.
“Gösteri
yaparken Siyonistlerin söyledikleri belirli şeylere hemen tepki koyuyoruz. Oysa
sakin olmak, konuşmadan ve tepki geliştirmeden önce biraz düşünmek gerek.”
2014’teki olaylardan sonra eylemlere nadiren
katılmaya başlamış. Ama umudunu hâlâ koruyor, çocukları da öyle.
“Şimdi
çocuklarım büyüdü, bence artık bir görüşleri olmalı. Kendi hikâyelerini
yazmalılar. Ülkeleri için dövüşmenin ne demek olduğunu öğrenmeleri, neler
yaşandığını bizzat görmeleri gerek.”
“Burada
Bir Sese Sahibim”
Sofi’de konuşma bozukluğu var. İkinci İntifada’dan
beri pek eylemlere katılmamış ama 2014 yazından sonra her hafta toplantılara,
her gün de gösterilere katılmış.
Rüveyda ise yolunu kendi bulmuş. Filistin’de
Adalet Öğrenci grubuna katılmış.
“Okulda
bu gruba katılmamın nedeni hiç Filistinli olmamasıydı. Hillel kulübü ise sık
sık etkinlik düzenliyordu.”
Hillel İsrail’in bağımsızlık günü kutlaması,
Filistinliler buna Nekbe diyorlar. Arapça felâket anlamına gelen bu kelime
devletin kuruluşunu ve 650.000 Filistinlinin etnik temizliğe maruz kalışını ifade
ediyor.
“İşte o etkinlik zoruma gitti ve
eylemlere daha fazla katılmaya başladım.”
Bugün iki kız kardeş Filistinlilerin Ülkeye Geri
Dönüş Hakkı Koalisyonu içinde çalışıyor.
Sofi bu konuda şunu söylüyor: “Burada bir sese
sahip olduğumdan, kendimi imtiyazlı hissediyorum. Artık o sesi Filistin’de
zulüm gören Filistinliler adına kullanıyorum.”
Süleyman’ın umudu ileride de eylemlere daha fazla
katılmak yönünde. Bunu hem kendisi hem de çocukları için istiyor.
“İçimde hiç sönmeyen bir ateş var. Yaşadığım sürece Filistin
için mücadele edeceğim. Bir sonraki neslin benim yaptığım şeyi yapacağından
emin olmak istiyorum.”
Joe Catron
4 Nisan 2016
4 Nisan 2016
0 Yorum:
Yorum Gönder