31 Mart 2016

,

Toprak Günü

Bu yıl Toprak Günü’nü kutladığımız dönemde Filistin halkı, Batı Şeria, Kudüs, Gazze Şeridi genelinde, tüm tarihî Filistin’de o büyük mücadelesine devam ediyor. Sürgündeki ve diasporadaki Filistinlilerle birlikte 1948’den beri işgal altındaki Filistin, yalnızca zafer, hürriyet, geri dönüş ve kendi kaderini tayin hakkı ile son bulacak olan ulusal kurtuluş için verilen militan, demokratik mücadele dâhilinde, hep birlikte ileriye doğru yürüyor.

30 Mart, Filistin ulusal kurtuluş hareketi içinde önemli bir tarihtir. 1976’da bugün Celil’de, Nekab’da ve işgal altındaki Filistin’in diğer bölgelerinde Filistinli kitleler ve 1967’de işgal edilmiş topraklarda ve diasporada yaşayan Filistinliler, Siyonist devlet eliyle yürütülen toprak müsaderesi politikasına karşı ayağa kalktılar. Filistin halkı, bin yıldır bağrına bastığı, doğduğu, vatanı, yurdu ve kimliği olan, uğruna kanını, terini döktüğü, düşlerine ve düşüncelerine ev sahipliği eden toprağı savunmak için mücadele etti. Filistinlilerin Siyonist teşekküle karşı verdiği mücadele, kurtuluşu amaçlayan, varoluşsal bir mücadeledir; toprağın özgürleştirilmesini amaçlayan bu mücadele, Arap-Siyonist çatışmasının merkezinde, Filistin davasının kalbinde duran Filistinli mültecilerin geri dönüşüyle ilgilidir.

1976’dan beri kutlanan Toprak Günü ve Filistin gençliğinin ayaklanması, aynı zamanda dünyaya Siyonistlere ait “topraksız bir halk için halksız bir toprak” efsanesinin yalan olduğunu göstermiş, 1948’de Filistin halkının Filistin Arap ulusunun ayrılmaz bir parçası olarak sahip olduğu bağın, gücün ve direnişin derinliğini teyit etmiştir.

Irkçı ve ırk ayrımcısı Siyonist rejim, 1948’den beri işgal altındaki Filistin’de yaşayan Filistin halkının ulusal kimliğini silmeye, tarihini ve coğrafyasını tahrif etmeye çalışmıştır. Devletin ırkçılık, tarihi silme ve Yahudileştirmeye dayalı politikalarına, kararlarına ve eylemlerine karşın 1948’den beri işgal altında yaşayan Filistinliler, topraklarını, köylerini ve kutsal yerlerini muhafaza etmekten, bu ülkede yaşayan yerli halk olarak haklarını savunmaktan bir kez olsun geri adım atmamıştır. Toprak Günü, Sahnin, Ümmü’l Fehm, Nekab, Üçgen, Celile’deki Filistinlilerin kanı, fedakârlığı ve gururuna dair ebedi bir simgedir. Bu simge, Filistin toprağının Filistin halkına ait olduğunu ortaya koymaktadır.

Bugün onların çocukları ve torunları kuşaktan kuşağa aktarıyor mücadelenin meşalesini. İşgale meydan okuyorlar, intifadayı sürdürüyorlar, Filistin halkının hakları yok olup gitmesin diye direniyorlar. Kitlesel sürgünler, toprak müsadereleri, köylerin yerle bir edilmesi, çocuklarının isimlerinin değiştirilmesi, Filistin toprağı üzerinde yalandan kimi “parklar”ın ve “ormanlar”ın açılması, binlerce yıldır bu topraklarda varolan tarihsel ve coğrafi gerçekleri asla değiştiremedi. Filistin ulusal kimliği, askerlik yapma baskıları ve İsrail kimliğini dayatma çabalarına karşın, varlığını korudu. 1948’den beri Filistinliler, intifadanın tüm yönleri dâhilinde yersiz-yurtsuzlaştırma, toprak müsaderesi, yerleşimci siyaseti, işgal, Yahudileştirme, ırkçılık ve ırk ayrımcılığı, Kudüs’te gerçekleştirilen etnik temizlik ve Aksa Camii’nin bölünmesine karşı hep birlikte mücadele ediyor.

Toprak Günü’nü kutlayıp yaralılarımızı ve şehidlerimizi anımsarken, bizler, sömürgeciye ve onun baskıcı politikalarına karşı koymak için tarihî Filistin genelinde mücadele eden, ayaklanan gençleri ve altı ayı aşkın bir süredir devam eden mücadeleyi selamlıyoruz.

Bugün Filistinli gençlerin gösterdikleri muazzam fedakârlıklar, halk ve yetkililer düzeyinde devasa bir desteği ve katılımı gerekli kılıyor. Tarihimiz ve geçmişte yaşanan ayaklanmalardan çıkartılan dersler, müzakerelerin yaydığı yanılsamaya bel bağlamanın imkânsız olduğunu gösteriyor. Bu, hiçbir işe yaramayan müzakereleri reddedip, Siyonist devlete karşı koyma konusunda kapsamlı bir siyaset oluşturmak amacıyla dar hizipsel çıkarların ve ayrımların ötesine geçen bir ulusal birliğin tesis edilmesinin gerekli olduğu, sahada kurulan birliğin pekiştirilmesinin gerektiği bir andır.

Toprak Günü’nde Filistin Halk Kurtuluş Cephesi aşağıdaki tespitleri yeniden yapmaktadır ve bunların geçerli olduğunu söylemektedir:

1. Filistin toprağı genelinde tüm Filistin halkı için hak ve adaletin tesisi ile tüm Filistin ulusal mücadelesi ile 1948’den beri İşgal Altındaki Filistin’de yaşayan Filistin halkının mücadelesinin birleştirilmesi önem arz etmektedir.

2. İşgalcinin işlediği suçlar üzerinden dava edilmesi, Siyonist ırkçılığa karşı konulması ve meydan okunması önemlidir. Bu noktada, ırkçı işgalciye karşı koyma amacıyla politik, ekonomik ve akademik düzeylerde süren boykot kampanyası yoğunlaştırılmalı, BDS hareketi, tüm dünya genelinde tesis edilmelidir.

3. Filistinli politik kuruluşlar, kitle örgütleri ve sendikaları ile Filistin Kurtuluş Örgütleri yeniden kurulmalı, bunun için kapsamlı bir demokratik süreç dâhilinde ulusal birliğin yeniden tesisi konusunda ulusal öncelikler tekrar düzenlenmelidir.

4. BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu’nun [UNRWA] hizmetlerinin azaltılması, ortadan kaldırılması ya da kamplardaki halkımızı ezme veya ona boyun eğdirmeye dönük tüm çabaların reddedilmesi dâhilinde, halkımızın, bilhassa kamplarda yaşayan mültecilerin gündelik hayatlarında tanık oldukları kriz ve sahip oldukları endişeler ele alınmalıdır.

5. Müzakerelere her türden bel bağlama gayretine, resmi ve bireysel düzeyde bütün güvenlik koordinasyonlarına ve işbirliklerine son verilmeli, Siyonist teşekkülle ilişkilere dair tüm Filistin Merkezi Konsey kararları acilen uygulanmalıdır.

6. “Yahudi devleti” sözü Siyonist ırkçılığa ait bir ifadedir, reddedilmelidir. Asıl hedef, Filistinli mültecilerin geri döndüğü, tüm Filistin toprağı üzerinde kurulmuş tek, demokratik, özgür Filistin’dir.

FHKC
30 Mart 2016
Kaynak

0 Yorum: