08 Şubat 2016

, ,

Yemen, ABD ve El-Kaide


ABD nereye müdahale etse El-Kaide orada palazlanıyor. Yemen’de yerleşik olan Arap Yarımadası El-Kaidesi’nin (AYEK) hızla büyümesi, bunun bir örneği.

2011 önce AYEK, kendi ülkelerinde yok olmanın eşiğine geldikten sonra Yemen’e kaçan muhtelif El-Kaide gruplarından artakalanların oluşturduğu bir örgüttü. 2011 itibarıyla AYEK 300 üyeye sahipti. Üye sayısındaki bu düşüklük, Ortadoğu El-Kaidesi’nin neredeyse yenilginin eşiğine geldiğinin bir deliliydi. 2010 civarında Irak’ta El-Kaide tümüyle yok edildi, Afganistan’da ise sadece 100 El-Kaide militanı mevcuttu. El-Kaide ile bağlantılı Libya İslamî Cihad Grubu El-Kaide’yi eleştirerek bağlarını kestiğini duyurdu.

Bu noktada “teröre karşı savaş”ın sahip olduğu çelişkilerin ABD hükümetince görülmediğine inanmak gerçekten zor. ABD terörizme karşı savaş yürüttüğünü iddia ederken bir yandan da terörizmin baş finansörü Suudi Arabistan ile kurduğu güçlü bağları muhafaza ediyor. 2010’dan beri ABD bu ülkeye doksan milyar doları aşkın değerde silâh sattı. Bir yandan terörizmle mücadele etmek bir yandan da ona para sağlamak mümkün mü? Bu finansal destekle birlikte cihadî gruplar küllerinden doğdular. Şimdi ise Yemen gibi ülkelerde gelişip serpiliyorlar.

Arap Baharı süresince silâhlı Şii hareketi Husiler ülkenin kuzeyinde ayaklanmaya başlama noktasında hükümete yönelik ülke genelinde açığa çıkan hoşnutsuzluktan istifade ettiler. Ali Abdullah Salih’in istifası ardından ülkenin başına (sınırları yakınında faal olan Husilere karşı paranoidleşen) Suudilerin tam destek verdiği Abd Rabbuh Mansur Hadi geçti. Ancak Husiler çok güçlüydü ve cumhurbaşkanı Hadi bir BM arabulucusu aracılığıyla Husilerle müzakere yürütme konusunda istekliydi. BM Hadi ve Husiler arasında iktidarın paylaşılmasına dönük bir anlaşmanın eşiğinde olunduğunu söyledi. Mart 2015’te ise Suudi Arabistan Husilerin üzerine bomba yağdırmaya başladı ve çatışmayı bir iç savaşa dönüştürdü. Paranoid Suudilerin iddiasına göre, Husiler İran’ın vekil gücüydü ve bu ülkeye İran’ın yanıbaşında nüfuz sahibi olmasına karşı çıktığı için müdahil oluyordu. Husilerin İran’ın vekil gücü olduğu iddiası o gün için doğru değildi ama şimdilerde çatışma üzerinden Husiler Suudi bombalarına karşı kendilerini korumak için İran yardımını talep eder duruma geldiler. Mevcut kaos ortamında AYEK de gelişme imkânı buldu. Husilerin Suudi Arabistan’daki Sünni aşırıcıların saldırısına maruz kalması ile birlikte El-Kaide’yi bastıracak merkezî bir güç de kalmadı. Bu sayede AYEK ciddi bir üye sayısına ulaştı. Zira Güney Yemen’deki Suudilerle gizli bir ittifak içerisinde olan kabileler bu örgütle ilişki kurmaya başladılar. Buna ek olarak IŞİD de bu ülkede büyümeye başladı. Bugünlerde örgüt kimi sebeplere bağlı olarak ülkeyi terk ediyor.

Tüm bu koşullarda ABD kimin safında? Suudiler ve onların AYEK ve IŞİD içerisindeki Sünni dostlarının. Tıpkı IŞİD’in ortaya çıktığı ilk günlerde olduğu gibi ABD örgütün İran’a dönük nefretini teröre karşı savaştan daha önemli gördü. Tam da bu sebeple Pazartesi günü Riyad’da Dışişleri Bakanı John Kerry “Suudi Arabistan’daki dostlarımızın yanında olma konusunda netiz. Yemen’de Husilerin isyanı ve El-Kaide’nin yol açtığı tehdit Suudi Arabistan Krallığı’nın toprak bütünlüğünü tehdit eder duruma geldi” dedi. Eğer Kerry El-Kaide konusunda endişeliyse, o vakit Suudileri ülkede AYEK ve IŞİD içerisindeki Sünni aşırıcıları marjinalleştirecek iktidarı paylaşmaya dayalı anlaşmaya dair her türlü ümidi suya düşüren Suudileri azarlaması gerek. Oysa ABD bunun yerine Suudilere 1,29 milyar değerinde bir gemi dolusu bomba gönderdi. Suudiler hiçbir ceza almaksızın Yemen’i bombalamaya devam ediyor. Bu satışın yanısıra ABD Suudilere 2010-2014 arası dönemde doksan milyar dolarlık silâh sattı. 2015’te İngiltere’nin sattığı silâhın değeri ise yedi milyar sterlini aşıyor. Bu silâhlarla birlikte bir de 72 adet savaş uçağı satıldı. Nüfusu yoğun kent merkezleri, fabrikalar, düğünler, hastaneler hatta körler merkezi bu bombaların hedefi oldu. ABD ve İngiltere’nin temin ettiği uçaklarla atılan, ABD’nin temin ettiği bu bombaların hedeflerini ise ABD istihbaratı belirliyor. Savaş esnasında 2015 Mart’ından beri 2.800 sivil öldürüldü. Suudilerin ülkeye giden yiyecek ve su tedarik edecek gemilere abluka uygulaması sonucu dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Yemen’de insanî bir felaket yaşanıyor.

Kerry’nin IŞİD ve AYEK’le mücadele için ellerinden geleni yaptıklarına dair iddiasının aksine, Yemen’e atılan bombalar bu iki örgütün gücünü artırmaktan başka bir işe yaramıyor.

Her geçen gün “teröre karşı savaş” El-Kaide ve IŞİD’in desteklenmesi için yürütülen bir terör savaşına dönüşüyor.

Soapy
28 Ocak 2016
Kaynak

0 Yorum: