Attıktan Sonra Bugün Libya’yı
Yeniden Bombalamanın Eşiğinde
2015’te ABD altı Müslüman ülkeye, Irak, Suriye,
Afganistan, Pakistan, Yemen ve Somali’ye en az 23.144 bomba attı.
Hükümet Suriye, Pakistan, Yemen veya Somali’ye
henüz resmen savaş ilân etmemiş olsa da bu onun söz konusu ülkeleri
bombalamasına, on yılı aşkın bir süredir Pakistan, Yemen ve Somali’de gizlice
bir insansız hava aracı savaşı yürütmesine mani değil.
Bu savaşlar da kendisini kesmemiş görünüyor.
Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanı Bob Corker’ın söylediğine göre, “Obama
yönetimi Libya’da IŞİD’e karşı eyleme geçmenin eşiğinde.”
ABD, petrol zengini Kuzey Afrika ülkesine karadan
asker çıkartmak gibi bir planının olmadığını ısrarla söylese de Obama aynı
durumun Irak ve Suriye için geçerli olduğunu ifade etmiş bulunuyor. Irak’ta şu
an 3.700 Amerikan askeri var. Suriye’de ise çok sayıda özel operasyon gücü faal
durumda.
Önerilen müdahaleyi olağanmış gibi göstermek
derdiyle günlük basın konferansında Beyaz Saray 2011’da NATO eliyle yürütülmüş
olan savaştan beri Libya’da ilk kez hava saldırısı gerçekleştirdiğini söyledi.
IŞİD’le mücadele için ABD’nin bu ülkeye yeniden
bomba yağdırmayı düşünmesi gerçekten komik, zira IŞİD’i Libya’da öne çıkartan
zaten ABD’nin desteklediği bombardımanlar.
Ülkeyi kaosa sürükleyen, NATO’nun 2011'de
gerçekleştirdiği bombardıman. Bugün ülkede devletin yerinde yeller esiyor,
büyük bir kısmı hasım grupların ve aşırıcı örgütlerin kontrolü altında.
Tahminlere göre, Libya’da beş bin ilâ altı bin beş
yüz civarında IŞİD savaşçısı var. ABD destekli savaştan önce tek bir tane bile
yoktu.
Bu süre zarfında binlerce Libyalı öldürüldü, yüz
binlercesi kaçtı, başka ülkelere iltica etmek için yollara döküldü.
Demokrat Parti’nin savaş yanlısı adayı Hillary
Clinton bu savaşta dışişleri bakanı olarak öncü bir rol oynadı. Washington
Post’un haberine göre, Clinton “Libya’ya yapılan askerî müdahaleyi ‘ABD’nin
akıllı gücünü en iyi şekilde ortaya koyduğu bir eylem’ olarak görüp sürekli
savundu.”
Kaddafi isyancı güçlerce süngülerle öldürüldüğü
gün Hillary Clinton televizyona çıkıp büyük bir keyifle “geldik, gördük ve o
öldü” demişti.
Bingazi’de gerçekte yaşanan skandal ise bir
zamanlar capcanlı olan kentin NATO’nun başlattığı savaş sonrası bugün harabeye
dönmüş olması ve Ensaru’ş Şeria isimli aşırıcı grubun kontrolüne girmesi.
Irak’ta da durum aynı. 2003’te ABD’nin başı
çektiği yasadışı işgalden önce Irak’ta ne El-Kaide ne de IŞİD vardı. Felakete
yol açan ABD savaşı ve işgali devleti dağıttı, mezhepçilik ateşini körükledi,
tüm bölgeyi istikrarsızlaştırdı ve bir milyondan fazla Iraklının ölmesine sebep
oldu.
ABD istihbarat kurumlarının da kabul ettiği üzere,
Irak ve Suriye’de, Kürdler gibi karadaki kimi güçlerden ayrı ele alındığında,
IŞİD’in bombalanması için ortalama 9,4 milyon dolar harcanmasına karşın, bu
saldırılar asla etkili olamadı.
Bir ara aşırıcı grubun elinde esir olan Fransız
gazetecinin de uyardığı biçimiyle, “IŞİD’e yönelik saldırılar bir tuzak. Atılan
bombalar insanları IŞİD’in kucağına itiyor, onu asla zayıflatmıyor.”
Amerika’nın Afganistan’a
yönelik askerî müdahalesinde de çok benzer bir süreç işledi. “Bugün Taliban
Ekim 2001’den bu yana uzanan süreçte kontrol ettiğinden daha büyük bir alanı
elinde bulunduruyor.” ABD savaşı ve müdahalesi konusunda haberler geçmek üzere
Afganistan ve komşu Pakistan’da epey zaman geçirmiş olan, Guardian’da köşe yazarı ve birçok kitabın müellifi gazeteci Antony
Loewenstein’in iddiası bu yönde.
Ben Norton
10 Şubat 2016
10 Şubat 2016
0 Yorum:
Yorum Gönder