24 Ocak 2016

,

Fransa’da İslamofobi


Fransa, bugünlerde “İslamofobi son yaşanan terör saldırılarına yönelik kabul edilir bir tepki midir değil midir” tartışması içine sürüklendi. Bu tartışmayı tetikleyense İslam’a karşı hoşgörüsüz yaklaşımlar gösterilmesini savunan başbakanın itirazlara yol açan kimi yorumları.

Başbakan Manuel sekülerizm tartışması açtı ve Müslümanların Fransız toplumundaki yerlerini sorguladı. Öte yandan İslamofobi’nin hoşgörülebilir bir şey olduğu fikrini savundu.

Pazartesi günü Valls, muhafazakâr felsefeci Elisabeth Badinter’ın Yahudi derneklerince örgütlenen bir konferansta dile getirdiği sekülerizm tarifini paylaştığını ifade etti. Badinter, France Inter radyosundaki konuşmasında, “size İslamofobik denilmesinden asla utanmayın” demişti.

Kimi yorumcular başbakanın yorumlarını sert bir biçimde kınadılar. Bunlardan biri de sosyolog Raphael Liogier. France Info’ya açıklama yapan Liogier, “verilen mesajın sorumsuzca olduğunu” söyledi. Bu mesaj ona göre, “antisemit olduğunuzu söyleyemezsiniz ama İslamofobik olduğunuzu söylemek meşrudurdan başka bir anlama gelmiyor.”

Liogier sözlerine şunu ekledi:

“Burada da görüldüğü üzere devlet İslamofobiyi destekliyor, bunun kendileri de bizzat terörizmden korkan Müslüman cemaatler için ne kadar ciddi bir mesele olduğunun farkında mısınız?”

Konferansta Valls, Badinter’ı Fransa’da 2013’te kurulan “Laiklik Gözlemevi” (Observatoire de la Laicite) isimli kuruluşun üst düzey bir yöneticisince yapılan mülâkatın ardından Twitter’a yansıyan eleştirilere karşı savundu.

Valls, aralarında İnsan Hakları Komisyonu başkanı Christine Lazerges’nin, Fransa’nın başhahamının ve Ulusal Müslüman otoriteler başkanının da bulunduğu seksen kadar ismin imzaladığı, Kasım ayındaki Paris saldırıları sonrası benimsenen kuruma ait sekülerizm tarifini mahkûm etti.

İmzalanan metnin başlığı “Hepimiz birleştik”. Metin, “terörizmin kör şiddeti ve kasti ayrışmaya karşı koymak” için birlik ve kardeşlik çağrısı yapıyor.

Gelgelim Valls, kurumun başkanını diğer militanlar yanında metne imza atmakla suçluyor. “[…] (leş gibi kokan) bu atmosferin parçası olduğunu düşündüğüm örgütlerle birlikte, terörizmi lanetleyen bu tip çağrıların altına imza atamazsınız.”

Yorumcular bu ifadelerde kastedilenin, rapçi Medine veya İhvan’ın Fransız şubesine yakın olduğu iddia edilen militanların isimler olduğunu düşünüyorlar. Liberation’a verdiği mülâkatta, “Laiklik Etme” isimli, tartışmalara yol açan şarkının yazarı ve kendisini seküler bir Müslüman olarak tarif eden Medine şunları söylüyor: “Ben, kurumların dinî tarafsızlığını ve dinlere hoşgörü gösterilmesini güvence altına alan bu metne hâlâ sadığım”.

Laiklik Gözlemevi isimli kuruluşun başkanı Jean-Louis Bianco Perşembe günü Valls’ın saldırılarına cevap verdi ve “onun köktenci sekülerizm anlayışı”nı eleştirdi. Başkan, kendi sekülerizmini ise “inanıp inanmama özgürlüğü, bağımsız yurttaşlara ve dinlere sahip bağımsız bir devlet” olarak tarif etti.

Fransa kamuoyu bu tartışma üzerinden bölünürken, ulusal ve uluslararası insan hakları uzmanları seslerini yükseltip Paris saldırıları sonrası Kasım 2013’te ilan edilen olağanüstü hâlden beri ülkede durumun giderek kötüleştiğine dair uyarılarda bulundular.

“Fransa’nın dünyadaki terörist saldırıların ilk kurbanı olmadığını” anımsatan Ulusal İnsan Hakları Komisyonu, terör saldırılarından sonra “Fransa’nın değerlerini kurban etmemesi gerektiği, aksine onun demokrasiyi pekiştirmek zorunda olduğu” üzerinde durdu. Çifte vatandaş olan Fransız yurttaşlarını bu haklarından mahrum bırakmaya dönük tedbiri eleştiren komisyon bildirisi, bu hamlenin “Fransız halkı içerisinde ayrımlara yol açacağını, iki milliyetli olup Fransız vatandaşı olanlarla Fransa doğumlu yurttaşları ayıracağını ve tüm cumhuriyetçi ilkelerle çelişeceğini” söyledi.

Valls’ın da kabul ettiği üzere bu tedbir esasen sembolik. Terörizmle mücadelede hiçbir etkisi olmayacak. Komisyon üyeleri ayrıca kamu düzenini bozan insanlara karşı kullanılabilecek belirli yasaların zaten mevcut olduğuna işaret ettiler.

Bu uyarının yanısıra beş BM özel insan hakları raportörü Fransa’daki duruma dair bir bildiri kaleme aldı. Her bir ağızdan tek bir ülke için nadiren kalem oynatan bu insanlara göre, Fransa’nın terörizme karşı mücadele adı altında benimsediği yasalar uluslararası hukuku ihlal edecek.

Raportörler hukukî güvence ihtiyacı duymaksızın tüm dijital verilerin kopyalanması ile sonuçlanan polis baskınlarına ve özel hayatın gizliliğine yönelik ciddi bir saldırıyı temsil eden uluslararası gözetleme yasasına dair endişelerini ifade ettiler.

Bağlam: Fransa’da Sekülerizm

Sekülerizmin hoşgörü ilkesi ilkin 1905’te tatbik edildi. Burada amaç “Fransız yurttaşların o güne dek Fransız devletinin dini olarak tarif edilen Katoliklik hariç her dini uygulaması”na imkân sağlamaktı.

Ama bir yüzyıl sonra Fransız siyasetçiler sekülerizmi sadece kamu görevlilerinin her türden dini bireysel planda uygulama özgürlüğünü güvence altına alması gereken dinî bir tarafsızlık olarak değil, ayrıca işte, okulda her yerde bireylerin dinlerini kamusal alanlarda uygulama özgürlüğünün azaltılması şeklinde yorumlamaya başladılar.

Bu yorum ilkin Müslüman azınlıklara karşı aşırı sağ eliyle teşvik edildi, zira sekülerizm ilk hâliyle Fransız Cumhuriyeti’ni kuran ilerici ve hoşgörülü bir ilkeydi ve ondaki hoşgörüye dair kökleri zaman içerisinde terk eden Fransız solu dâhil her akımdan politik liderce savunuluyordu.

Öte yandan Müslüman azınlıklar ise bu ilkeyi giderek Fransızların dinlerine yönelik hoşgörüsüzlüğünün bir tür cisimleşmesi olarak algılamaya başladılar.

Marion Deschamps
21 Ocak 2016

Kaynak

0 Yorum: