01 Haziran 2014

,

Mısır'ın Thermidor'u


1861’de Jeff Davis’in Amerika Konfedere Devletleri Başkanı seçilmesinden beri belki de en şaşırtıcı seçim, Mareşal Sisi’nin Mısır’da Cumhurbaşkanı seçildiği seçimdi.

İki seçimin ortak bir noktası var: ikisi de düzmece.

Sisi, ülkedeki ana muhalefet partisi Müslüman Kardeşler’i (İhvan) geçen yıl 3 Temmuz’da gerçekleşen askerî darbe sonrası yasakladı. Emrindeki silâhlı güçler, Rabiya Meydanı’nda yapılan son gösterideki oturma eylemine saldırdı ve 1.400 İhvan destekçisini katletti.

Yasaklama sadece İhvan ile ilgili değil, tüm muhalif güçleri de kapsıyor. Bugün Mısır’da, aralarında, bugünlerde “terörist örgüt” ilân edilen İhvan’ın önde gelen liderlerinin bulunduğu 40.000’in üzerinde politik tutsak var. Sadece bunlar da değil. El-Cezire’den gazeteciler, Devrimci Sosyalistler üyeleri, demokrasi eylemcileri, blog yazarları hepsi birden hapiste.

Sonrasında, savunma avukatları yokken 500’den fazla göstericiye ölüm cezası verildi.

Her şeyin ötesinde, kısa süre önce “gösteri kanunu” çıkartılarak, her türden kamusal gösteri kanundışı ilân edildi.

Elbette bu koşullarda yapılan her türden seçim diktatörün kendisini aklamasına yarayan bir halk oylamasına dönüşür ve meşruiyete dair paçavralarla çıplak ve kanlı karşı devrimin örtülmesini ifade eder.

Ama sonra bu hamle bile geri teper. “Seçim” her şeyden önce katılımcı sayısı ile ilgili bir meseledir. Eğer Sisi seçimlere Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin seçilmesini sağlayan oran olan yüzde 50’den fazla katılım sağlayamamışsa, bu, onun yetkilerini demokratik kullandığı iddiasını tümüyle boşa düşecektir.

Bu yüzden Sisi umutsuzca bir hamle yaptı ve hükümet eşiği aşmak için seçim süresini tam bir gün uzattı ama kimse yüzünü sandıklara çevirmedi. Ardından City Stars denilen alışveriş merkezini kapatıp seçmenlere zorla oy kullandırttı. Trenleri ücretsiz yaptı. Seçimlerin son gününü ülke genelinde tatil ilân etti. Son olarak da oy kullanmayanların 500 Mısır sterlini ceza ödeyeceğini söyledi.

Bu hamlelerin hiçbirisi işe yaramadı ve katılım oranı yüzde 40-45’te kaldı. Sisi’nin ağzından daha yüksek oranlar çıkabilir ama bu söylenenlere kimse güvenmiyor. Esasında seçimlerin düzgünce, sahtekârlık olmadan gerçekleştiğine inanan Mısırlıların oranı sadece yüzde 34.

Sisi’nin elinden, seçimin meşru olduğunu iddia etmekten başka bir şey gelmiyor. Bu noktada da solcu Nasırcı Hamdin Sabahi’nin karşısına çıkmasını istiyor.

İhvan ve ilk 25 Ocak devriminin merkezî örgütü olan 6 Nisan Hareketi’nin seçimi boykot çağrısına uymayan Sabahi, Sisi diktatörlüğü nezdinde muazzam bir itibar elde etmiş görünüyor.

Sabahi yarıştaki tek rakip aday. Eğer aday olması sonrası çekilseydi ya da aday olmaya karşı çıksaydı, Sisi’nin adaylığı bir diktatör manevrası olarak ifşa olmuş olacaktı. Tek adaylı seçimden yüzde 95 oy almak anlamsızlaşacaktı.

Dolayısıyla Devrimci Sosyalistler’in ve başka solcu ekiplerin de boykota karşı çıkmaları, farsa dönüşmüş olan bir seçimde yer alıp Sabahi’ye destek atmaları gerçekten çok şaşırtıcı.

Üstelik bu destek de “devrimin savunulması” ve “yeniden toplaşma için gerekli zeminin temin edilmesi” türünden ifadelerle meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Oysa meselenin ikisiyle de alakası yok. Sabahi şunu açıkça söyledi: “Ben İhvan ile ilgili yasağın sürmesini sağlayacağım ve ona terörist bir örgüt olarak muamele edeceğim.” Ayrıca Sabahi, polisin ve ordunun Rabiya Meydanı’ndaki oturma eyleminde 1.400 insanı katletmesini de savundu. Demek ki İhvan ile ortak bir cephe oluşturup Sisi önderliğindeki karşı devrimle mücadele etmeye itiraz etmek büyük bir taktiksel hatadır; bu hata, karşı tarafın ifşaatını örtbas etmek için önemli bir kılıf temin etme noktasında söz konusu unsurların Sabahi’yi desteklemelerine neden olmuştur.

Söz konusu koşullarda bu olağanüstü hata kendi ifadesine kavuşmuş görünmektedir. Sabahi, seçimde yüzde 5’ten daha az oy aldı. Bu, Sabahi’nin üçüncü geldiği, Mursi’nin kazandığı son cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beri ciddi bir düşüşün yaşandığının delilidir. Esasında o seçimde Sabahi oylarının çoğunu Kahire ve İskenderiye’den almıştı. Mübarek’e muhalefet etmekle geçen onca yıl Sisi’ye verilen hizmetle geriye dönülmez biçimde lekelendi. Dolayısıyla bu leke, Sabahi’yi destekleyenlerin itibarı üzerine de düştü.

Sabahi’nin adaylığı, Avrupa Birliği gözlemcilerinin uzun süre önce gayrimeşru ilân etmeleri gereken bu seçim oyununun sonucunu beklemelerine neden oldu. Ama bu, aynı zamanda Batı’nın Sisi diktatörlüğüne yolu daha da açtığını ifade ediyor. NATO’nun başındaki isim seçimlerden kısa bir süre önce Sisi’yi ziyaret etti ki bu, Mısır tarihinde ilk kez gerçekleşen bir olay.

Demokratik hareketin, işçi hareketinin ve solun önünde zor ve uzun bir yol bulunmaktadır. İlk ve en önemli adım, Sisi’ye muhalif olan herkesi yeniden biraraya getirmek olmalıdır. Evet, İhvan’ın iktidarda kaldığı süre zarfında Mısır derin devletiyle uzlaştığı doğrudur. Evet, onun polisin ve ordunun baskılara devam etmesine imkân verdiği, üstelik baskının düzeyinin Sisi dönemine kıyasla niteliksel açıdan daha yoğun olduğu da doğrudur. Ama şu da bir gerçek ki İhvan karşı devrimci derin devlet gibi değildir. Pratikte İhvan’ın yaptığı hatalar ve gerçekleştirdikleri uzlaşmalar ilkin onun kurban olmasına yol açmıştır. Dolayısıyla Sisi’ye karşı birleşik bir muhalefet tesis etmek tam da bu nedenle mümkündür. Bu aşamada İhvan’ın Sisi’ye kapı araladığını asla unutmamak gerekir. Ama eğer bu kapı bir daha kapatılacak ise bu işi yapmak için İhvan’ı destekleyen kitlelerin yardımını almak zorunludur.

John Rees
29 Mayıs 2014
Kaynak

Thermidor: Grekçe “ısı” anlamındaki “thermos” sözcüğünden türeyen Fransızca sözcük “thermal”a atıfla türetilmiştir. Fransız Devrimi sonrası oluşturulan yeni takvimde 19-20 Temmuz ile 17-18 Ağustos arasındaki ayı ifade eder. Bu ay içinde, 1794’te Robespierre devrilmiş, yerine devrimi istikrara kavuşturmak isteyen, radikal hedef ve stratejilerden vazgeçen bir ekip geçmiştir.

0 Yorum: