07 Haziran 2014

,

Lady Macbeth'in Gözyaşları


Suriye’deki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak batılı devletlerden duyduğumuz “resmî” tavır, hakikatten çok da uzak değil. Ancak hakikatteki sorun şu ki, söz konusu tavır bakanın farkındalığı ve çıkarlarına bağlı olarak, gördüğümüze, daha doğrusu, görmek istediğimize göre değişmektedir.

Yaşanan şiddetin, ölümlerin ve yıkımın orta yerinde, Suriye’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri, diğer her türden seçim gibi, pek de olağan koşullarda yapılmadı. Dünya üzerinde tek bir dürüst demokrasi müdafisi yoktur ki bu gerçeği inkâr etsin.

Aynı zamanda hiçbir demokrasi müdafisi, mevcut politik rejime yönelik tatminkâr bir seçenek temin etmek amacıyla gerçekleştirilen, elbette batılı sömürgecilerin dayatması sonucu, bir biçimde akamete uğratılan isyanı müteakip aylarda politik sahneye hükmeden eşkıyaları, tekfircileri ve zalim rejimlere ait paralı askerleri de kabul etmeyecektir.

Suriye rejiminin, (ne kadar kırılgan olursa olsun, mevcut Tunus modeli hariç) Arap dünyasındaki diğer rejimler gibi özgürlük, çoğulculuk ve iktidarın intikal etmesi gibi kimi temel ilkeleri göz ardı ettiği elbette ki doğrudur. Ancak barışçıl bir değişim gerçekleştirme şansı halktan çalınmış, onlarca yıl süren ilerlemeye dair düşlerimiz, tıpkı Bingazi’den Kahire’ye dek, gözlerimizin önünde ne yazık ki un ufak olmuş olan değişime dair yanılsamalarımız gibi, silinip gitmiştir.

Evet, Suriye rejimi bugün hem oyunun hem de katılımcıların kural ve koşullarını kontrol eden yegâne oyuncudur. Ancak rejim, bölgede halkın en iyi çıkarlarının peşine düştüğüne kimsenin inanmadığı çok sayıda güç eliyle yürütülen küresel bir savaştan muzaffer çıkmış bir rejimdir.

Batı, bize demokrasi hususunda vaazlar verirken, bir yandan iyi ile kötüye dair değerlendirmeyi tekeline almakta bir yandan da kanlı stratejik çıkarlarıyla medenî barışçıl değerleri meczetmektedir. Ama bugün, Batı’nın mağlubiyeti nihaî olarak kabul etmesi gereken bir gündür.

Bugün, Lady Macbeth’te olduğu gibi, Suriye’de savaşan Batılı “cihadcı” savaşçıların yurtlarına geri dönmesiyle, Batı kendi kâbusunu yaşamaya başlamıştır.

Her şeye rağmen, Suriye’de kurulan seçim sandıklarının dinlemek isteyene söyleyeceği çok şey vardır. Esasında halkın önemli bir kesimi sivil hayatı yeniden keşfetmekte ve iki kötü arasından daha az kötüsünü seçmektedir.

Suriye halkının bu kesimi, politik çözüme oy vermiş, kendisini uçuruma sürükleyen sahte projelere karşı çıkmıştır. Halk, bir zamanlar inandığı ölümcül yanılsamalara bugün itiraz etmiştir.

Suriye seçimleri, bölgedeki iklim değişikliğinin bir işaretidir. O, Batı eliyle katledilen “Arap Baharı”nın sonudur.

Pierre Abisaab
5 Haziran 2014
Kaynak

0 Yorum: