13 Şubat 2014

, ,

İslam, Kürd, Sol İçin Önnotlar


1.

İslamî hareket ve Kürd hareketi sol hareketi sıkıştırıyor. Sol hareket, Gezi ile birlikte nihayet ruhuna kavuştuğunu düşünüyor. Kendisini ruh, Gezi’yi beden olarak görenler var ve bunlar ayrışıyor. Gezi İslam’a ve Kürd’e karşı olanların eline koz oluyor.

2.

Sol hareket, Gezi ile birlikte steril, kendinden menkul ve bu anlamda “özgür” olma imkânına kavuşuyor. Gezi Parkı, bir metafor olarak, solun İslam’dan ve Kürd’den kaçıp sığındığı bir yer hâline geliyor. Gezi, temel olarak, Kürd ve İslam karşıtlığının ana yatağına dönüşüyor. İslam’ı ve Kürd’ü boşa düşürmek, parçalamak, değersizleştirmek için uğraşılıyor. Zahirde değil, batında, İslam ve Kürd’de katledilene bakmak gerekiyor.

3.

Gezi, solun içinde bastırılmış İslam ve Kürd düşmanlığının dışavurumudur. Bu açıdan Kürd hareketi ile Gezi hareketini birleştirmenin imkânı bulunmuyor. Sol, kendisini bu birleştirme pratiği üzerinden tanımlayınca, öznelliğini Gezi’deki kitlenin üzerine çıkartmak zorunda kalıyor. Onu matematiksel bir işlemin parçası kılıyor. Soyut bir ezilen ya da işçi figürü, tam da gerçek Müslüman’ın ve Kürd’ün ezilmesi için dillendiriliyor.

4.

İslam ve Kürd, mecazen, sola, “sende devlet konuşuyor” diyor. Sol da İslam’da ve Kürd’de burjuvazi ve kapitalizm bulmaktan başka bir şey yapmıyor. Devlete ve burjuvaziye karşı verilen mücadeleler ayrı kompartımanlara yerleştiriliyor. Devlete karşı mücadelede kurulan ezilen, burjuvazinin; burjuvaziye karşı mücadelede kurulan işçi, devletin kucağına itiliyor. Ezilen Müslümanlardan ve işçileşmiş Kürdlerden söz edip durmanın bir anlamı bulunmuyor.

5.

İşçinin ve ezilenin karşı karşıya getirilmesi, siyasetin devlet ve burjuvazi arasındaki tarihsel-toplumsal açıya kilitlenmesiyle ilgili bir meseledir. Teorik olarak burada madde ile diyalektik düşman olmak zorundadır. Diyalektiksiz madde teslimiyetçi; maddesiz diyalektik uzlaşmacıdır. İşçinin ve ezilenin karşıt unsurlar olarak görülmesi, teslim olma ve uzlaşma meselesidir. Marksist devrimcilik için maddîlik kadar diyalektik de gereklidir. İkisinin tarihsel-toplumsal geçişmesine bakmadan yol almak mümkün değildir.

6.

Türkiye’de saf bir marksizm, sosyalizm, kemalizm, devrimcilik vs. tam da İslam ve Kürd düşmanlığı için vardır, başka bir varlık gerekçesi yoktur. Bunların bütünlüklü, yekpare, metafizik olgular olarak formüle edilmesinin nedeni, teoride, İslam’dan ve Kürd’den kaçışın, pratikte, onlara karşı mücadelenin bizatihi kendisidir. Saf teori ve siyaset, “saf ırk” gibidir. Düşmanlık ve düşmanlaştırmak içindir.

7.

İslam, solun mülkiyetçiliğinin; Kürd, solun rekabetçiliğinin önündeki temel engeldir. Engellerin aşılması, solu dolaylı olarak tanımlayan şeydir. Aşma ihtiyacı, solun kendi öznelliğini mülkiyetle ve rekabetle kuruyor olması ile ilgilidir. Sol, kendisinde ne eksikse İslam’da ve Kürd’de onu görmektedir.

8.

İslam için bu ülke mülktür, Kürd için bu ülke rekabetin konusudur. İslamcı Kürdler için Kürdistan mülktür. Komünistler için, ezilerek işçileşenler, işçileşerek ezilenler mühimdir. Ezilencilik ve işçicilik bu geçişleri, gerilimleri, çatışmaları görmemektir. Rekabetin öznesi olan sol için ezilencilik saf, mutlak, geçişsiz, bütünlüklü, dikişsiz bir devlete karşı olmanın ideolojisidir. Bu ideoloji, eşcinsel ile işçi arasında fark görmez. Mülkiyetin öznesi olan sol için işçicilik, saf, mutlak, geçişsiz, bütünlüklü, dikişsiz bir burjuvaziye karşı olmanın ideolojisidir. Bu ideoloji, subay ile ezilen arasında fark görmez.

9.

İslamcılığın mülkiyetçiliği ve Kürd’ün rekabetçiliği eleştirilmelidir. Rojava devrimci bir eleştiridir, olmalıdır.

10.

Gezi’nin tetiklediği bir politik yaklaşım, “böl-yönet”tir. Bu yaklaşım, burjuva öznellik anlayışının bir ürünüdür ve esasında özünde bir’likçidir ve çatışmaların derinleşmesine mani olur. Sadece başkalarını kendisine mecbur bıraktırmayı düşünen küçük burjuvalara seslenir. “Böl-yönet” politikası, kütlesel, bütünsel, köklü bir dönüşümün önünü almak içindir.

11.

İslam’ın ve Kürd’ün solla kurduğu negatif ve pozitif ilişki, devletin ve burjuvazinin sızdığı kimi yarıklar açmaktadır. Sola değen yerler, hemen birey olmayı, liberalleşmeyi, muhafazakârlaşmayı getirmektedir beraberinde. Devlete ve burjuvaziye karşı mücadelenin ana bileşeni değilse, kurulan ilişkilerin de bir anlamı yoktur.

12.

İslam ve Kürd, kendisine Karşı olan solun, sahip oldukları kütlesel varlığı likide ettiğini görmemektedir. Karşı olunan, İslam ve Kürd’ün siyasete geçirdiği dişlerdir. Kent, demokrasi, insan, özgürlük gibi kavramlar üzerinden yapılan, bu dişleri sökmekten ibarettir. İslam ve Kürd başlı başına şiddettir; sol, bu şiddete tahammül edemeyenlerin, onu yeryüzünden silmek isteyenlerin sahte cennetidir. Dolayısıyla, rahata, huzura, esenliğe dümen kıran Müslümanlar ve Kürdler solculuğa haset edecek, amelini solun cennetine girmek doğrultusunda biçimlendireceklerdir.

13.

Genel siyaset alanında İslam’ın ve Kürd’ün içinde olduğu tasfiye süreci, solu da tasfiye etmektedir. Gezi’nin sığınak hâline gelmesinin nedeni buradadır. O, ideolojik planda, Haziran Kıyamı’nın geri çekilme biçimidir. Geri çeken, soldaki mülkiyet ve rekabettir.

14.

Tasfiye sürecinin içinde olmak zorunludur. Ancak İslam’ın ve Kürd’ün tasfiye için soldan aldığı liberalizmle hesaplaşmak da gereklidir. İslam’ın ve Kürd’ün solun misakımilliciliğiyle ve kemalizmle dövüşmesi meşrudur, ama bu dövüşün örtük olarak solda, kırık dökük de olsa, varolan tüm sınıf, devrim ve iktidar imkânlarını tasfiye etmesine izin verilemez. Misakımillicilik karşıtlığı, özünde devrimciliğin düşmana karşı sınır çekmesine karşıt olmanın kılıfı olabilir; aynı şekilde, kemalizm karşıtlığı, özünde devrimci siyasetin tabandaki sınıflar mücadelesinin yansıması olan devlet ve burjuvaziye ait kirin-pasın temizlenmesi pratiğine karşı düşmanlığın bir bahanesi olabilir.

15.

İslam’ın ve Kürd’ün solda yerleşik mülkiyetçiliği ve rekabetçiliği tasfiye etmesine iştirak etmek zorunludur.

16.

Solun İslam ve Kürd’deki mülkiyetçiliğe ve rekabetçiliğe karşı geliştirdiği direncin parçası olmak şarttır.

17.

Eskiden sadece kitleyi gören ve ona saldıran polis, bugün kitleyi önce bireyler üzerinden parçalamayı hesaplamaktadır. Polisin artık hedef gözeterek ateş açmasının nedeni budur. Kitle içinden birilerinin isimlerinin öne çıkartılması, vitrine konulması bu tasfiyenin parçasıdır. Bireyliğinin saldırıya uğradığını görenler, kitleyi bireysel çıkarlarına âlet etmekten başka bir şey yapmazlar.

18.

Olmayan, oldurmaz; yapmayan, yaptırmaz. Sol olamadığından, İslam’ın ve Kürd’ün bir şey olmasına izin vermez. Sol, bir şey yapamadığından, bu iki dinamiğin de bir şey yapmasını istemez. Sol, olmamak ve yapmamaktır. Huzur, esenlik ve rahat için bu şarttır.

19.

Sol, İslam’ın ve Kürd’ün evrensel hümanist birey denilen öznelci, idealist kurgu üzerinden tasfiye edilmesinden başka bir şey değildir. Komünist hareket, bir yönüyle, İslam’ın ve Kürd’ün vurduğu yerde olmak ve hareket etmek zorundadır.

20.

Solun sahada gündelik varoluş mücadelesi veren Müslüman’ın ve Kürd’ün tekil hatalarını, günahlarını ve eksikliklerini genelleştirip kendi kültür âlemine servis etmesi nafile bir uğraştır. Bu uğraş, kendisine sadece gündelik politik varoluş mücadelesinden kaçanları örgütleyebilir. Söz konusu yaklaşım, kısa sürede her türden tekilliğe düşman olmakla sonuçlanacaktır.

21.

Sol, kapalı, su sızdırmaz bir birey kurgusu üzerinden olmak ve yapmaktır. Kolektif, geçişli, kırılgan, sıçramalı, parçalı bir seyir içerisinde bu olmanın ve yapmanın hiçbir hükmü yoktur.

22.

İslam’ın ve Kürd’ün sola dönük hasedi ve kini törpülenmelidir. Bu haset ve kin, solun yerine oynamaktır ki ilgili yaklaşım, İslam’ın ve Kürd’ün içerisinden sadece müstakbel solcuların dizginleri kavramasına neden olur.

23.

Müslüman’ın CHP kitlesine sızması ile Kürd’ün CHP ile ittifak görüşmesi içine girmesi aynıdır. Varlığını CHP’ye borçlu olan, kendi öznelliğini ona göre tanımlayan solcunun bu iki eylemden rahatsız olması doğaldır.

24.

Sol, bugün AKP’ye karşı CHP-MHP-Fethullah koalisyonuna tavdır. Kürd’ün içindeki solculuk, en fazla, bu koalisyonun parçası olmayı önerebilmektedir.

25.

Komünist hareket, belirli bir gerilimde olmalı, İslam’ın ve Kürd’ün gerçekleştirdiği tasfiye işlemi içinde bulunmalı, aynı şekilde solun içindeki direniş hattının başat parçası hâline gelmelidir.

Eren Balkır
12 Şubat 2014

0 Yorum: