15 Haziran 2012

, ,

Suriye ve Libya


NATO/FİBD Ekseni Libya ve Suriye’de kontrolü kaybetti. Her ülkede kapsamlı bir dizi terörist saldırı gerçekleştirdi, ülke dışından getirdiği insanları silâhlandırdı ve muhalif unsurları döve döve öğüttü. Ana akım medya ise batı eliyle gerçekleşen Hula katliamı sonrası sessizliğe gömüldü.

Gerçek şu: Suriye ve Libya’da insanlık karşıtı suçlar FİBD, yani Fransa, İngiltere ve Birleşik Devletler ekseni tarafından ortalığa salınan teröristlerce işleniyor. Bu suçlara muhalif unsurların dağıtılması, önde gelen grupların çözülmesi ve paralı askerlerle El-Kaide’nin batı adına işe koşulması eşlik ediyor.

Libya’da görüldüğü üzere, bu tür unsurlar insanî yardım rezilliği için zemin oluşturmak ve yanıltma harekâtları (rakip istihbarat örgütü personelinin kendisini dost ülke veya örgüt kimliğinde gösterip gerçekleştirdiği eylemler) ile Esad hükümetini bir biçimde suçlamak amacıyla kullanılıyorlar. Ama bu girişimler pek işe yaramadı, zira Libya herkesin gözünü açtı ve alternatif medya bunların şeytanî planlarını ifşa etti.

Birkaç ay önce Libya’dan gelen ve Suriye’ye sokulmak üzere Türkiye sınırına getirilen kimyasal silâhların açığa çıkışı buna bir örnek. FİBD, Türkiye üzerinden Suriye’ye gemilerle silâh ve adam taşıyor ve bu girişimleri ifşa eden alternatif medya kanalları siber terörist saldırılara maruz kalıyor.

Bunlar neyi örtbas etmek istiyorlar?

En son olay geçen hafta sonu yaşandı. Suriye ordusu kaynaklarına göre Türk helikopterleri Suriye hava sahasında uçup saldırı sonrası kaçan Özgür Suriye Ordusu mensuplarını aradı. Bir dizi kaynağa göre bu ÖSO arasında on-on beş kadar Türk var. Türk (NATO) birliklerinin Suriye içlerine girdiğine ilişkin olarak aktarılan ilk rapor değil bu.

Suriye Ordusu (Libya’da da tanık olunan) bu şeytanî musibete karşı başkanları için kahramanca dövüşüyor, bu unsurların batılı destekçilerden yeni ekipman temin etmelerine mani oluyor, bu amaçla hem kuzey sınırını (Türkiye) hem de batı sınırını (Lübnan) başarıyla koruyor. Bu alanlar ele geçirilip temizlendikçe Suriyeli teröristler de bozguna uğruyor.

Mesele Sünni-Şiî meselesi değil. Asıl mesele, Çeçenya’da tanık olduğumuz üzere, Vehhabi unsurlar. Örneğin Hula katliamı hükümet güçlerine isnat ediliyor, batı medyası suçlu olarak onu gösteriyor, “insanî yardım” adı altında işgali meşrulaştırmak için yanıltma harekâtları tertipleniyor. (bu katliamı hükümet yapmışsa işgal meşrulaşacak, eğer o yapmamışsa devletin kontrolü kaybettiği, vatandaşlarını artık koruyamadığı iddia edilecek: işin başında ben kazanırım, sonunda da sen kaybedersin!).

Hula katliamını, Abdürrezzak Tlass liderliğindeki Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Rastan ve Faruk tugayı gerçekleştirdi. Abdürrezzak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin karşısına ne vakit çıkacak? İhanet içindeki Gelecek Hareketi’nin lideri terörist Said Hariri ve ona destek veren Vehhabiler ne vakit yargılanacak? Hula’da katledilenler hükümete yakın olan Alevîlerdi.

Olan biteni Ruslar biliyor da Clinton neden bilmiyor? İngiliz dışişleri bakanı William Hague niye habersiz? Ya da Fransa ve ABD? FİBD’in istihbaratı neden her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı?

FİBD ekseninin Suriye için tasarladığı plan, BM kararları dâhilinde ya da dışında ülkeye dönük müdahaleyi bir biçimde meşrulaştırmak.

Öte yandan medya Libya ile ilgili olarak da suskun. Burada El-Kaide ve NATO artık birbirine düşmüş durumda. Kaddafi’ye sadık Yeşil Direniş Ordusu ülkenin güneyini ele geçirdi ve kuzeye dönük başarılı saldırılar gerçekleştiriyor. Çatışmaya sahne olmayan bir tek kasaba ya da şehir bulmak artık çok güç Libya’da. Kaddafi’ye karşı terörist güçlere komuta eden dört general yakalandı, hepsinin de El-Kaide ile bağlantısı var ve dördü de CIA’den para aldıklarını kabul ediyor.

Tüm bu yaşananlarda şaşırtıcı hiçbir şey yok.

Timothy Bancroft-Hinchey

0 Yorum: