Kendisini 1959’da ABD emperyalizmine ve onun
kuklası Batista rejimine karşı elde ettiği devrimci zaferde ortaya koyan,
emperyalizm ve kapitalizmle mücadeleye dönük o enternasyonalist, devrimci
bağlılığı dâhilinde Castro her zaman emperyalizm, Siyonizm, ırkçılık ve
kapitalizm karşısında, dünyanın mazlum halklarının yanında yer almıştır. Ömrü
boyunca Fidel, Venezuela, Bolivya, Nikaragua, El Salvador’daki ve tüm kıtadaki
devrimci mücadeleyi desteklemiş ve bu mücadele için örnek teşkil etmiştir.
Castro’nun enternasyonal devrimci dayanışma ve mücadele üzerinden geride
bıraktığı miras, Angola’dan Güney Afrika’ya, Filistin’den Mozambik’e,
Bolivya’dan El Salvador’a dünyanın birçok ülkesinde sınırları aşıp devrime,
demokrasiye ve sosyalizme uzanan bir örnek olarak iş görmeye devam etmektedir.
Dünyanın emperyalist güçlerin hâkimiyeti altında
olduğu bir dönemde, ABD emperyalizmine yaşattığı yenilgiler ve Küba devriminin
gerçekliği ile mirasından öğrenmek, bu mirası aziz tutmak gerekmektedir. Küba
devriminin elde ettiği zafer, silâhlı mücadelenin gerçekleştirdiği bir
zaferdir. Bu zafer, tümüyle halka aittir. Fidel ve yoldaşları, sadece 1959’daki
zafer ânında değil, o devrimi takip eden onlarca yıl boyunca, devrimin zaferini
güvence altına almak adına, işçileri ve köylüleri seferber etmiştir. Tüm çelişkilerine
karşın Küba devrimi, üretimin millîleştirilmesi, servetin bölüştürülmesi ve
ücretsiz eğitim ve sağlık sisteminin inşası konusunda önemli bir örnek ortaya
koymuştur.
Castro’nun hayatı ve tüm Küba devrimi tarihi
boyunca Filistin halkının ulusal kurtuluş hareketi ve Filistin devrimine
verilen destek, dünyadaki ilerici güçler ve mücadele içerisindeki halklar
arasında devrimci ittifakların kurulması meselesini merkeze alan
anti-emperyalist yaklaşımın odağındaki yerini her zaman korumuştur. Filistin halkı
ve Küba halkı, Latin Amerika’da, Afrika’da ve Arap dünyasında emperyalizm ve
ona bağlı güçlere karşı koyma noktasında, her düzeyde yan yana durmuştur. Üç
kıtayı kucaklayan ittifak ve Bağlantısızlar Hareketi dâhilinde Küba,
uluslararası mücadelenin her yönünde, Filistin halkının ve onun kurtuluş
hareketinin yanında yer almış, emperyalizme, sömürgeciliğe ve onun
Filistin’deki tezahürü olan Siyonizme karşı gelişen kolektif hareket konusunda
devrimci bir ittifak kurmuştur. Siyonizm, ırkçı zulmün önemli bir silâhıdır. Bu
gerçeği Fidel Castro, Küba halkı ve devleti de kabul etmiştir. Söz konusu
birlik, yıllar içerisinde dağılmamıştır. Siyonizmin silâhları 2014’te Gazze’yi
vurduğunda, Castro Filistin halkını katleden bu “mide bulandırıcı faşizmi” ağır
bir dille eleştirmiştir. Ayrıca bugün Küba’da uzun süreli burs programları
sayesinde onlarca Filistinli öğrenci eğitim görmeye devam etmektedir.
Fidel Castro’nun vefatı ile onun yoldaşlarını, Che
Guevara, Celia Sanchez, Camilo Cienfuegos, Haydee Santamaria’yı ve yeni Küba’yı
kurmak, devrimci toplumu inşa etmek için mücadele etmiş olan onca insanı da
hatırlıyoruz. Bu, sadece yas tutacağımız ve geçmişi hatırlayacağımız bir ân
değil, aynı zamanda Filistin’de demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin zaferi
adına devrimci fikirlerimizin tekrar hayat bulmasını sağlamak için
uğraşacağımız bir zamandır.
Castro, “devrim, geçmişle
gelecek arasında süren bir ölüm kalım mücadelesidir” demektedir. Ömrü boyunca
o, bu geleceğe can vermek, varlık kazandırmak için bıkıp usanmaksızın mücadele
etmiştir. İçinde olduğumuz moment, Siyonizmi ve emperyalizmi yenmek için Filistin
devrimine, Arap devrimine ve uluslararası devrime odaklanmamızı, onları
incelememizi ve geliştirmemizi, aynı zamanda kurtuluşa, adalete, demokrasiye ve
sosyalizme kavuşacağımız o gelecek için mücadele etmemizi talep etmektedir.
FHKC
26 Kasım 2016
26 Kasım 2016
0 Yorum:
Yorum Gönder